Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından; ” İsrail’in saldırgan tutumuna ses çıkartmayanlar İran’ın cevabı karşısında hemen kınama yarışına girdiler. Netanyahu, siyasi ömrünü uzatmak adına hem kendi vatandaşları hem de bölge halkının canını tehlikeye atmaktadır. 13 Nisan gecesi yüreklerimizi ağzımıza getiren gerilimin birinci müsebbibi Netanyahu ve gözünü kan bürümüş rejimidir” açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanlığı’ndaki toplantının ardından Erdoğan açıklama yaptı, özetle şunları kaydetti:
ANTALYA’DAKİ TELEFERİK KAZASI
Bayramın üçüncü günü teleferik kazasıyla hepimizin yürekleri dağlanmıştır. 174 insanımız kabinlerde saatlerce mahsur kaldı. AFAD ve Silahlı Kuvvetler’imizin başta olmak üzere devletimizin birimlerinin yoğun gayretiyle 174 vatandaşımızın tamamını burunları kanamadan kurtardık. Gece gündüz demeden büyük bir titizlikle 2 bin 200’den fazla personelimize teşekkür ediyorum. Yaşanan ihmalle ilgili kusuru, sorumluluğu olanlarla ilgili yargımız süratle harekete geçmiştir. Ana muhalefet yöneticilerinin daha olayın ilk anından itibaren hadiseyi sulandırma ve asıl sorumluları koruma çabaları gözden kaçmamıştır.
“TÜRKİYE BİR SEÇİMİ DAHA DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK OLGUNLUKLA GERÇEKLEŞTİRMİŞTİR”
Seçimler sonrasında muhalefet partilerinin bir kısmının sergilediği sorumlu ve ağırbaşlı tavrı takdirle karşıladığımızı ifade etmek isterim. Yarınki toplantımızda seçim toplantılarımızı değerlendireceğiz. Bir süredir istisnasız her seçim öncesinde tedavüle konulan son seçim propagandasının tamamen safsatadan ibaret olduğu anlaşılmıştır. Türkiye bir seçimi daha dünyaya örnek olacak olgunlukla gerçekleştirmiştir. 31 Mart seçimlerinin ilk kazananı sandıktır. Sandığın namusu ve itibarıdır. Rüştünü, gücünü ve yetkinliğini tartışmasız bir şekilde tekrar ispat eden Türk demokrasisi bu seçim sürecinin en büyük galibidir. Ülkemiz, milletimiz ve gelecek kuşaklar adına kıymetli bir kazanım olarak görüyorum. Muhalefetin de gerekli dersi çıkaracağını, bir daha böyle temelsiz, basit ve zarar veren argümanların arkasına sığınmayacağını ümit ediyorum.
“DÜNYANIN EN BÜYÜK 11. EKONOMİSİYİZ”
Covid-19 salgınıyla başlayan ve gelişmelerle derinleşen küresel ekonomik kriz, enflasyon boyutuyla halen devam ediyor. Gelişmiş ekonomiler dahil hemen herkes ciddi sıkıntılar yaşıyor. Türkiye olarak yakın çevremizdeki gerilim ve çatışmaların etkisiyle bu olumsuzlukların yansımasını maalesef biz de hissediyoruz. Bir taraftan bölgesel krizleri yönetirken diğer taraftan ekonomideki yol haritamıza sıkı sıkıya bağlı kalıyoruz. Orta vadeli programın müsbet sonuçlarını görmeye başladık. 2023 yılını yüzde 4,5’luk büyüme oranı ile kapattık. Milli gelirde 1,1 trilyon doları, kişi başına düşen gelirde ise 13 bin doları aşmış olduk. Satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 11. ekonomisiyiz.
“YILLIK ENFLASYONUN DÜŞÜŞE GEÇMESİNİ BEKLİYORUZ”
Özellikle istihdam piyasamız güçlü bir ivme gösteriyor. Şubat ayı rakamlarına göre istihdam yıllık bazda 1 milyon 156 bin artışla, 32.4 milyona ulaştı. İşsizlik oranı yüzde 8,7 olarak gerçekleşti. Tüm dünya gibi bizim de temel sorunumuz hayat pahalılığı ile katmerleşen enflasyon baskısı. Emeklilerimiz başta olmak üzere enflasyonun ücretli kesimlerde yol açtığı sıkıntıları biliyoruz. Kendimiz bedel ödesek dahi ülkemize, milletimize, gelecek nesillere bedel ödetecek her türlü popülist adımdan uzak durduk, duracağız.Yıllık enflasyonun düşüşe geçmesini bekliyoruz. Cari açıkta daralma başladı. Ocak ayında 15 milyar dolar azalarak 37,5 milyar dolara geriledi. Altın ve enerji hariç tutulduğunda cari fazla gerçekleşti. Gabar petrolü, Karadeniz doğal gazı keşiflerimizle bu sektörde ilk defa özgüven kazandık.
“TÜRKİYE, İSRAİL’E ASKERİ AMAÇLA KULLANABİLECEK HİÇBİR MALZEME SATIŞINA İZİN VERMEMİŞTİR”
7 Ekim’den sonra İsrail’e yönelik ihracat kısıtlamasına öncülük eden ülke Türkiye’dir. Bu hakikate rağmen hükümetimiz haksız, insafsız, buram buram fırsatçılık kokan ithamlara maruz kalmıştır. Jet yakıtı konusunda Türkiye’ye iftira atanları asla ve asla unutmayacağız. Türkiye, İsrail’e askeri amaçla kullanabilecek hiçbir malzeme satışına izin vermemiştir. Bunun arkasında hangi hesapların ve odakların bulunduğu ortaya çıkacaktır. 13 sene önce çatışmalar ilk başladığında Suriyeli komşularımıza nasıl kucak açtıysak, Ukrayna’daki savaştan kaçanlara nasıl sırtımızı dönmediysek, DEAŞ terör estirdiğinde nasıl imkanlarımızı seferber ettiysek, Gazze krizinde de kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz.
“ŞAM’DAKİ İRAN BÜYÜKELÇİLİĞİNİ HEDEF ALMASI BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA OLDU”
İsrail’in Şam’daki İran Büyükelçiliğini hedef alması bardağı taşıran son damla oldu. İsrail’in saldırgan tutumuna ses çıkartmayanlar İran’ın cevabı karşısında hemen kınama yarışına girdiler. Burada öncelikle kınanması gereken Netanyahu’nun ta kendisidir. 34 binden fazla masumu katleden, haber yapma dışında gayesi olmayan basın mensupları öldüren; okul, kilise, cami, mülteci kamplarını, yardım malzemesi almak için sıra bekleyen insanları bombalayan, tüm dünyanın gözü önünde soykırım uygulayan, her türlü şımarıklığı sergileyen Netanyahu’dan başkası değildir. Siyasi ömrünü uzatmak adına hem kendi vatandaşları hem de bölge halkının canını tehlikeye atmaktadır. 13 Nisan gecesi yüreklerimizi ağzımıza getiren gerilimin birinci müsebbibi Netanyahu ve gözünü kan bürümüş rejimidir.”